Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalom:
İnsanlardı, hikâyelerini çok insani bir dille anlatıyorlardı. Hiç jargon kullanmıyorlardı. Hastalarını hiçbir şekilde bir şeye indirgemiyorlardı. İki insanın ilişki kurmasına dair bir hikâye anlatıyorlardı. Bunu çok seviyordum. Harry Stack Sullivan, psikoterapinin, biri diğerinden daha kaygılı iki insan arasında bir ilişki olduğunu söylerdi.
Sayfa 36 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Harry Stack Sullivan
"Kayıtsızlık tuhaf bir durumdur, fazla uzun sürdüğünde, kişinin geçen zamandan zarar görmesine rağmen, yaşamını maddi zarar görmeden sürdürmek için kullandığı bir yoldur. Kayıtsızlık bana, bütünüyle bozguna uğrayan kişiliğin başka bir şey yapabilene kadar, sayesinde dinlendiği bir korunma mucizesi gibi gelir."
Reklam
Her terapi seansı hem danışana hem de terapiste ve aralarındaki etkileşime aittir. Psikanalist Harry Stack Sullivan yirminci yüzyılın başlarında, kişilerarası ilişkilere dayalı bir psikiyatri teorisi geliştirmiştir. Sullivan, Freud'un zihinsel hastalıkların kaynağının intrapsişik (yani "kişinin zihninde") olduğu önerisinden koparak, sorunlarımızın etkileşimsel (yani "ilişkisel") olduğuna inanmıştır. Hatta şunu söyleyecek noktaya gelmiştir: "Kıdemli bir klinik tedavi uzmanını belli eden şey, kendi salonunda da ofisinde olduğu kişi olmasıdır." Danışanlarla ilişki kurmadan, onlara ilişkisel olmayı öğretemeyiz.
Harry Stack Sullivan
"Kayıtsızlık tuhaf bir durumdur, fazla uzun sürdüğünde, kişinin geçen zamandan zarar görmesine rağmen, yaşamını maddi zarar görmeden sürdürmek için kullandığı bir yoldur. Kayıtsızlık bana, bütünüyle bozguna uğrayan kişiliğin başka bir şey yapabilene kadar, sayesinde dinlendiği bir korunma mucizesi gibi gelir."
Sayfa 34 - Okuyan Us 5.Baskı Çeviren: Yudit Namer
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Psikolojik bir vakanın çözümlenmesi için yaşadığı son tramva değil geçmişinden bugüne kadar bütün tramvaları ve yaşantıları ele alınmalı
Reklam
yönelim, yönlendirim?
Harry Stack Sullivan insan gelişim indeki “ahbap” dönemini vurgulamıştır. Bu dönem sekiz ile on iki yaş arası, erkek ve kız çocuğun heteroseksüel işlevi başlamadan önceki birkaç yılı kapsar. Aynı cinsiyetten gerçekten hoşlanma dönemidir, erkek çocukların kollarını birbirlerinin omzuna atarak okula yürüdüğü, kızların birbirlerinden ayrılmadığı zamandır. Bir başkasını kendini önemsediğin kadar önemseme yetisinin başlangıcıdır. Sullivan’a göre bu “ahbap” deneyimi eksikse kişi daha sonra heteroseksüel olarak sevemez.
Sayfa 397Kitabı okudu
... sevgi genellikle bağımlılıkla karıştırılır: fakat aslında ancak kendi bağımsız olma kapasitenizle orantılı bir şekilde sevebilirsiniz. Harry Stack Sullivan'ın çarpıcı ifadesine göre çocuklar "ergenlik öncesi yaşa gelinceye dek kimseyi sevmeyi öğrenemez. Aksini gösterecek şekilde konuşmalarını yahut sizi buna inandıracak şekilde davranmalarını sağlayabilirsiniz."
Sayfa 231 - Okuyanus YayınlarıKitabı okudu
Harry Stack Sullivan, sevginin özel bir ilişki olduğunu söyler. Ona göre seven kimse, sevdiğinin mutluluğunu ve onun emniyette olmasını, en az kendisininki kadar ister ve onu korur.
harika bir paragraf ! muazzam !
Tinin bilinç dışında kalan bölümünün, bütünüyle eşeysel(cinsel) doyum ve saldırganlık dürtülerinin egemenliği altında olduğu görüşü ise düpedüz yanlıştır. Tinçözüm deviminde(hareketinde )Freud'dan hemen sonra gelen düşünürler bile bu görüşü reddetmişlerdir. Alfred Adler, insan davranışının baş belirleyicisinin, aşağılık duygusunu yenmek için geliştirilen üstünlük arayışı olduğunu; Carl Jung ise, bireysel bilinçaltının yanında bütün insanlarda ortak olan kapsayıcı bir bilinçaltının belirleyici olduğunu savunmuştur. Erik Erikson, esas belirleyici olanın, eşeysel dürtüler değil, benliğin kimlik arayışı olduğu görüşündedir. Karen Horney, bilinçaltının, eşeysel doyumsuzluklardan çok, çocukta kaygı yaratan her türlü sorunlu ilişkiden kaynaklanabilecek bunaltıların etkisiyle biçimlendiğini; Harry Stack Sullivan da, esas sorunun, yüz yüze ilişkilerde duygusal sıcaklık eksikliği olduğunu savunmuştur. Kısacası, Freud'çular bile, Freud'un, insan tinini her şeyden çok eşeysel duyguların ve saldırganlık dürtülerinin kölesi olarak gören görüşünü reddetmişlerdir. Burada savunulan tarihsel özdekçi görüşe göre de, insan tininin esas belirleyicisi yüz yüze ilişkilerdir; bunları bi- çimlendiren de ekindir (kültürdür). Öte yandan, bilinçdışında, tinsel sorun kaynağı olabilecek duygu-düşüncelerin barındığı doğru olmakla birlikte, bilinçdışının, esas olarak, ekin kaynaklı bireysel alışkanlıkları kapsadığı unutulmamalıdır
Sayfa 141 - YordamKitabı okudu
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.